İnfertilitenin (kısırlığın) tanı ve tedavi sürecinde psikolojik desteğe ihtiyaç duyulup duyulmadığı nasıl anlaşır?

İnfertilite tanısı ve tedavi sürecindeki tüm bu zorluklar başlangıçtaki olumsuz duygulanımlardan öte zamanla depresyon, anksiyete (kaygı) bozuklukları gibi psikiyatrik tabloların gelişmesine de neden olabilmektedir. Tedavinin süresi, tedavi şekli, kişilik özellikleri, uyum süreçleri, destek sistemleri gibi faktörler infertiliteye ait psikolojik tepkilerin gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Kişinin psikolojik durumunun etkisi tedavi başarısında önemlidir. İnfertilite tedavi sürecindeki çiftlerin psikolojik destek alma konusunda bilinçli olması ve gereğinde psikiyatri ya da psikoloji uzmanlarıyla iletişimde bulunmaları gerekmektedir.

Aşağıdaki süreçlerden birini ya da birkaçını yaşanıyorsa mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır:

  • sosyal aktivitelerden uzaklaşma,
  • enerji ve motivasyon eksikliği,
  • yaşama karşı ilgisizlik, keyif alamama ve umutsuzluk,
  • konsantre olmakta güçlük, dikkatin dağılması,
  • kendini, olayları ve ilişkileri negatif değerlendirme,
  • sık ağlama ve umutsuzluk,
  • öfke ve kızgınlık duyguları,
  • suçluluk ve değersizlik duyguları,
  • iştahın artması veya azalması, aşırı kilo alma veya verme,
  • uyku düzeninin değişmesi, uykuya dalmakta güçlük, sık/erken uyanma, normale göre çok uyuma
  • yorgun, huzursuz ve aşırı kaygılı olma,
  • alkol veya ilaç kullanmaya başlama veya bu maddelerin tüketimini arttırma,
  • tedavinin başarısı konusuna aşırı yoğunlaşma ve bu konularda aşırı endişeli olma.