“İşlemediğim bir suçtan dolayı cezalandırılıyormuşum gibi bir şey, istemeyen binlerce kişinin çocuğu olduğu halde ben neden bu kadar şanssızım.”
“Sanki yaşamımın bazı alanları donmuş gibi, peki ben bunu hak edecek ne yaptım?”
“Eğer kendi çocuğumu doğuramazsam eşim beni terk eder mi?”
Üreme bir insanın yaşamındaki en önemli ve en temel ihtiyaçlardan birisidir.İnfertilite (kısırlık), ülkemizde olduğu gibi aile bağları güçlü olan toplumlarda yalnızca çifti değil onlarla beraber pek çok kişiyi etkileyen bir krizdir. İnfertil tanısı almak hem şok, inkar, kayıp hissi, suçluluk, depresyon, izolasyon veya içe çekilme, hayatın anlamının yitirilmesi gibi bireysel psikolojik sorunlara; hem de çift olarak cinsellik ve evlilikle ilgili sorunlara yol açmaktadır. Bu nedenle infertilite sadece jinekolojik bir sorun değil, psiko-sosyal bir sorun olarak görülmedir.
Öncelikle çiftler için çocuk sahibi olmamayı kabullenmek zor gelir ve tanıyı yadsırlar. Daha sonra yaşanan duygu ise öfkedir. Kendilerine, diğer eşe, çocuklu çiftlere karşı öfke duyabilir. İnfertilite ile mücadeleye devam eden çift suçluluk yaşamaya başlar. Özellikle infertil tanısı konmuş bireyde suçluluk daha da fazladır. İnfertil birey eş tarafından terk edilmeye dair anksiyete (kaygı) yaşayabilir. Kendini değersiz hissetme, pek çok şeye karşı ilgi kaybı ön plana çıkabilir. Birçok kişinin çaba harcamadan yaşadığını, kendisinin asla yaşayamayacağını düşünür. Çiftler haksızlığa uğradıkları hissine kapılabilirler. Bazı çiftler uzun yıllar gebe kalma çabalarını sürdürürken, bazıları bu süreçten vazgeçerek sorunu kadere bırakır. Tedavi sürecinin uzunluğu ve sonucunun belirsizliği çiftlerin duygusal açıdan zor bir dönem geçirmelerine neden olmaktadır. Kişi infertil tanısı aldıktan sonra yaşamlarının tüm alanlarını ihmal ederek bu tedavi üzerine yoğunlaşır. Aile ve arkadaşlarla olan ilişkilerden uzaklaşılabilir, iletişim kurmada zorluklar ortaya çıkabilir. Kişi “hiçbir zaman çocuk sahibi olamayacağım” gibi olumsuz duygulara kapılabilir. İnfertil çiftlerin olumsuz duygusal tepkileri, yaşama sevincini azaltmakta, başkalarıyla ve eşleriyle olan ilişkilerini etkilemekte ve sahip oldukları sağlık sorununun yükünü daha da ağırlaştırmaktadır.